top of page

Oyun ya da gerçek: VR teknolojisi

  • Yazarın fotoğrafı: Deniz Altun
    Deniz Altun
  • 9 May 2019
  • 2 dakikada okunur

“Tamam… Arkadaşımı orada görebiliyorum… Gerçekten burada gibiyim… Bu kadarını beklemiyordum… İnanılmaz… İyi ki denemeye gelmişim ... Tamam, zaman doluyor ... Robotlar dünyayı istila etmeye geliyor ve onları durdurmak zorundayım, sanırım görev bu… Hadi bakalım. ”


Bu kelimeler ilk VR, yani sanal gerçeklik deneyimimdeyken kafamdan geçen kelimelerdi. Bu teknolojiyle ilgili biraz bilgim vardı, araştırma yapmıştım ancak bu bilgiler gözlük takıp 360 derece oyun oynamanın ötesine geçmiyordu. Ama yaşadığım deneyim oyun oynamak gibi değildi. Gerçek gibiydi. Evet, grafikler yeni nesil oyunların grafikleri gibi değildi. Örneğin, geçen yılın dünyanın en popüler oyunlarından biri olan Red Dead Redemption, 8K çözünürlük, saniyede 120 kare, yeni gölge oluşturma vb. gibi harika özelliklere sahip. Bu oyunun sanal gerçeklik oyunlarından daha iyi yüzlerce özelliği var. Ancak bu oyunların yaptığı bir şeyi yapamıyor. 360 derece görüş. Bu da aslında oyunun içinde yaşayabileceğiniz anlamına geliyor. Belki artık oyunun da dışına çıkıyor. Aslında, o gözlüklerle gördüğünüz her şeyi yaşıyor duygusuna kapılabilirsiniz. Yani bu noktada VR teknolojisine oyun veya gerçek kavramları karışabilir.


Günümüzde bu teknoloji ülkemizde akıllı telefonlar, tabletler veya televizyonlar kadar popüler olmayabilir. Ama bu dünyada inanılmaz bir noktada. Özellikle Amerika ve Avrupa'da. Milyonlarca satmaya başladılar bile. Daha önce oyun konsolları ile satılan bu gözlükler artık bireysel ürünler olarak satılıyor ve geliştiriliyor. Ülkemizde hala oyun konsolları ile satılıyorlar ve talep Avrupa ve Amerika'daki kadar değil. Ancak bu popülerlik bir şekilde artacak. Bu kaçınılmaz, çünkü bu gözlüklerin dünya çapında bir teknolojisi vardır. Bir gün, herkes bu teknolojiye sahip olmak isteyecek ve doğal olarak fiyatları herkesin sahip olabileceği bir seviyeye düşecek. Fikirlerimi iki etkene dayandırarak aktarıyorum. Biri tamamıyla bu teknolojiyle alakalı bir film ve ikincisi yaptığım araştırmalar. Film ile başlamak istiyorum. Adı Ready Player One. En sevdiğim yönetmenlerden biri olan Steven Spielberg tarafından yönetildi. Film 2047’de geçiyor ve dünya artık bugünkü gibi bir yer değil. Kaynaklar bugünkü kadar zengin değil ve teknoloji çok ileri düzeyde. Sanal gözlükler tüm dünyada popüler. Oasis adlı bir oyunda, kendi karakterinizi yaratıyorsunuz ve zamanınızı dünyadaki tüm insanlıkla çevrimiçi olarak geçiriyorsunuz. Gerçek hayatta yaşayamayacağınız deneyimleri bu oyunda deneyimleyebiliyorsunuz ve bu karşı konulmaz bir noktaya geliyor. Neredeyse tüm dünya bu oyunda yaşıyor. Dünyanın ve teknolojinin durumunu düşündüğümüzde, bunun uzak bir ihtimal olmadığını düşünüyorum. Bu, bu teknoloji hakkındaki düşüncelerimi şekillendiren ilk şey.



Fotoğraf kaynağı: thetylt.com

Araştırmamın bir sonucu olarak ise, bu teknolojinin daha önce de belirttiğim gibi tüm dünyada popüler olduğunu öğrendim. İnanılmaz bir talep var. Bu nedenle, geliştirici teknoloji şirketleri bunu harika bir fırsat olarak görüyor. Bu teknolojiyi geliştirerek dünyaya yeni bir alan açmak istiyorlar. Bunu bir oyun teknolojisi olarak görmüyorlar ve farklı boyutlar eklemek istiyorlar. Bu gözlükleri hayatın her noktasında uygulanabilecek bir deneyim ürünü yapmaya çalışıyorlar. Örneğin, stadyuma gidemeyen bir taraftarın evde bu gözlüklerle tribün ile aynı deneyime sahip olmasını veya isteyen birinin yurt dışındaki canlı bir konferansa katılabilmesini istiyorlar. Sinemaya yeni bir yöntem getirerek, izleyicinin filmlerde istediği yeri izleyebilmesini istiyorlar. Hayatı boyunca Japonya'ya gidemeyecek olan, Kyoto'da gün batımını izlemek isteyen birinin hayalini gerçekleştirmek istiyorlar. Böyle bakıldığında bunlar inanılmaz şeyler ve asla gerçek olmayacaklar gibi. Fakat gerçek şu ki, bunları kolayca yapabileceğimiz bir teknolojimiz var. Oluyor. Tek yapmamız gereken hayatta kalmak ve para kazanmak. Bu yüzden fikirlerim bu yönde ve hiç kimse beni bunun olmayacağına ikna edemez. Ve 2047'yi beklememiz gerektiğini sanmıyorum. Bunları 10 yıl içinde göreceğimize inanıyorum.

 
 
 

Comments


©2019 by denizaltun.com. Proudly created with Wix.com

bottom of page